HEKİM HATASI
Yaşadığı büyük acı hak mücadelesini başlattı



Eşini bir hekim hatası nedeniyle kaybeden ve bunun sonucunda Hasta ve Hasta Yakınları Derneği HAYAD’ı kuran Leyla Ezgi, başka insanların kendi durumuna düşmemesi için vatandaşlara hasta hakları konusunda dersler veriyor. Çok fazla gönüllüleri olmadığını belirten Ezgi, dernek olarak yurdun dört bir yanında örgütlenmeyi hedefliyor.

Selda ÇINAR YURDSEVEN / İstihbarat
s.cinar@forumgazetesi.com

Leyla Ezgi, 1997 yılında kurulan HAYAD (Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği ) derneğinin başkanı. Ezgi’nin hukuk mücadelesi ve dernek kurma hikayesi eşinin vefatıyla başlıyor. Bağırsak daralması şikayetiyle gittiği özel bir hastanede başarısız bir ameliyat geçiren ve ardından bir ay içinde tam 8 ameliyat daha olan Cahit Ezgi, 26 Ekim 1996’da organ yetmezliği ve tüm organlara yayılan enfeksiyon nedeniyle hayatını kaybetti. Leyla Hanım’ın hukuk mücadelesi ise eşinin vefatından bir hafta sonra başladı. Eşini kaybettikten sonra hem tazminat hem de ceza davası açarak hakkını arayan ve çağrılar yapan Ezgi, bu çağrılar sonucunda kendisine geri dönen duyarlı insanlarla birlikte kendisi gibi mağdur olan hasta ve hasta yakınlarının haklarını aramaları ve bilinçlenmeleri için HAYAD derneğini kurdu. Ezgi, verdiği mücadele sonucunda tazminat davasını kazanmasına rağmen açtığı ceza davası kamuoyunda ’Rahşan affı’ olarak bilinen genel af nedeniyle düştü. Ancak Ezgi yine de pes etmedi. O, artık kendisi gibi mağdur olan hasta ve hasta yakınlarının hak arama mücadelesi için üniversitelerde, hastanelerde ve toplantılarda hasta haklarıyla ilgili dersler veriyor. Dernek ise kendilerine başvuran mağdurlara neler yapmaları venasıl bir süreç izlemeleri gerektiği konusunda bilgiler veriyor. Çok fazla gönüllülerinin olmadığını belirten Leyla Ezgi, dünyanın dört bir tarafında örgütlenmeyi ve baskı unsuru oluşturmayı istiyor. Ezgi’ye göre son zamanlarda en fazla şikayet SSK hastanelerinden özel hastaneye sevk edilen hastaların ücretsiz sandıkları hizmetler karşılığında ücret ödemek zorunda bırakılmaları konusunda geliyor. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın 1 Temmuz 2007 tarihinde yürürlüğe gireceğini hatırlatan Ezgi, Genel Sağlık Sigortası çıktığında şu anki sistemi arayacak hale geleceğimizi ifade ediyor. Ezgi, bu durumda eşitlik ilkesinin ortadan kalkacağını ve 25 yaşını doldurmuş, okumayan ve çalışmayan kişilerin sağlık sigortasından yararlanamayacağını dile getiriyor. Ezgi, Avrupa’daki hastaların daha duyarlı olduğunu ve haklarını aramak konusunda hassas davrandıklarına da dikkat çekiyor. Leyle Ezgi ile HAYAD ve hasta hakları konusunda konuştuk.

HAYAD derneğinin ortaya çıkışı nasıl oldu?

1996 yılında bir hekim hatası yüzünden eşimi kaybettim. Eşimi kaybettikten sonra yaptığım çağrı üzerine bana geri dönen duyarlı insanlarla bir araya gelerek 1997 yılında bu derneği kurduk.1997 yılından sonra insanların hak arama yolunu bulması ve bilinçlenmesi için çalışmalar başlattık, eğitim çalışmaları yaptık. Türkiye’deki hasta haklarını anlattık. Üniversitelerde, hastanelerde, toplantılarda hasta hakları dersleri verip hasta haklarını anlatıyoruz.

Peki eşinizin hastalığı neydi?

Basit bir mide hastalığıydı, bağırsak daralması söz konusuydu. Ameliyat oldu fakat yanlış bir şeyler yaptılar ki toparlanamadı. Bu ameliyatın dışında bir ay içinde sekiz ameliyat daha olmak zorunda kaldı. Yani bir ay içinde dokuz ameliyat olmuş oldu. Daha sonra düzelemedi ve hastaneden kaptığı enfeksiyon nedeniyle vefat etti.

Bu ölümün sonucunda bir dava açtınız mı?

Açtığımız özel dava olan 4656 sayılı davamız kamuoyunda Rahşan Affı denen af nedeniyle düştü. Fakat tazminat davasında bir hekim suçlu bulundu ve tazminat davasını kazandık.

HAYAD olarak ne tip faaliyetler yürütüyorsunuz?

Eğitim çalışmalarına katılıyoruz, dersler veriyoruz. Basın yoluyla, web sitemiz aracılığıyla insanlara ulaşmaya çalışıyoruz.. Mağdur olup bizden yardım isteyen kişilere yol gösteriyoruz. Yeterince gönüllümüz ve maddi olanağımız yok. Bu nedenle yapabildiğimiz kadarını yapmaya çalışıyoruz.

Dernek olarak hedefleriniz neler?

Türkiye’nin dört bir tarafında örgütlenmek, baskı unsuru oluşturabilmek. İnsanlar haklarını ve bu haklarını nasıl talep edeceklerini bilmiyorlar. Her alanda böyle. Biz toplum olarak örgütlenmeyi de bilmiyoruz ve en büyük eksikliğimiz bu.

Temel olarak hasta hakları nelerdir?

Bir hastanın adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlık hizmetlerinden faydalanma, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan hizmet alma, bilgilendirme ve bilgi isteme, sağlık kuruluşunu ve personelini seçme ve değiştirme, mahremiyet, reddetme, durdurma ve rıza, güvenlik, dini vecibeleri yerine getirebilme, insani değerlere saygı gösterilmesi, saygınlık görme ve rahatlık, ziyaret ve refakatçi bulundurma ve müracaat, şikayet ve dava gibi hakları var.

Vatandaşlar hasta hakları konusunda yeterince bilgili mi?

Yeterince bilgili değiller çünkü haklarının farkında değiller. Bu haklar insanlara öğretilmemiş. Zaten hasta hakları yönetmeliğinin çıkış tarihi 1998. Derneğimizin kuruluş tarihi ise 1997. Yani çok yeni. Sadece Türkiye’de değil dünyada da çok eski bir geçmişi yok. Hasta hakları ilk olarak 1974 yılında Newyork’da çıkan bir metinle başlıyor. Daha sonra hasta hakları Dünya Tabipler Birliği tarafından yapılan toplantılar sonucunda çıkıyor. Yani hasta hakları ’bunlar haklarımız’ deyip insanların haklarını aramalarıyla çıkmıyor. Çıkmasının nedeni teknolojinin inanılmaz hızlı gelişmesi ve bu gelişme sırasında hasta haklarının hatta insan haklarının ihlal edilmesi.

Haklarımızı aramak için neler yapmalıyız?

Bunun çeşitli yolları var. Özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde izlenecek yollar epey farklı. Hakları aramak için süreçler var ve bu süreçleri kesinlikle kaçırmamak lazım. Bunları yasal yollar çerçevesinde yapabiliriz. Tazminat davaları diyebileceğimiz hukuk ve ayrıca ceza davaları var. Haklarımızı aramak için Sağlık Bakanlığı’na başvurabiliyoruz. Bunun dışında hastanelere başvurabiliyoruz. Devlet hastanelerinin bir kısmında hasta hakları birimleri kuruldu. Buradaki birimlere müracaat edilebiliyor. Hastanelerde hak aramak için tanınan 60 günlük süre var ve bu süreyi çok iyi takip etmek gerekiyor. Bu süre geçtiği an hak aramayı ve hasta haklarını kaybediyoruz.

Hastaların en çok hangi hakları çiğneniyor? Size en çok hangi konuda şikâyetler geliyor?

Son dönemlerde en çok gelen şikâyet, hastanelerde yer bulunamaması sonucu hastaların özel hastanelere sevk edilmesi. İnsanlar, "Bizden para alınması için özel hastanelere gönderiliyoruz, hastanelerle anlaşıyorlar" gibi bir düşünceye sahip. Bunun böyle olmasının tek nedeni de Sağlık Bakanlığı’dır. Çünkü özel hastaneler sağlık hizmetine açılırken SSK ve Bağkur’a sahip olan tüm vatandaşların özel hastanelerden hizmet alması sağlanabilecekti. İnsanlar da özel hastanelere gittiklerinde hiç para ödemeyeceklerini zannediyorlar. Bu anlamda mağduriyetler yaşanıyor.

Farkında olmadığımız haklarımız neler?

Örneğin SSK’lı hastaların özel hastanelere sevk edildiğinde hiçbir şekilde ekstra para ödememesi, SSK’nın yatak bezlerini karşılaması, yabancı bir hasta gelmesi durumunda doktorun tercüman bulması ve SSK’nın her türlü ilacı vermesi gerekiyor. Bunun dışında eğer hasta, hastanede boş yer olmadığı için başka bir yere gönderilecekse sevk edilecek hastaneyi bulma yükümlülüğü hastanededir, hasta yakınının kapı kapı dolaşması söz konusu değil. Hatta hastayı gönderen hastane içinde bir hekim bulunan ambulans ile sevk etmek zorunda.

Bir mağduriyetin hekim hatası olup olmadığı nasıl anlaşılıyor?

Bu çok zor. Bunu anlamak için uzmanlar bilirkişiler görev yapıyor. Mahkemelerde ceza davalarında Yüksek Sağlık Şurası’nda görevli olan Sağlık Bakanlığı’nın görevlileri bilirkişilik yapıp o dosyayı inceleyerek, hekim hatası olup olmadığını buluyorlar. Aynı şekilde adli tıp kurumları ya da mahkemelerin belirleyeceği hekimlerle de olabiliyor. Hastanelerin dışında insanların birey olarak başvurabileceği üniversitelerin Adli Tıp Ana Bilim Başkanlıkları’na müracaat ederek bir hata olup olmadığını araştırmaları gerekiyor. Aynı şekilde yine şüpheli bir ölüm varsa otopsi yaptırılması gerekiyor. Eğer hekimin bir hata yaptığından şüphe duyuyorlarsa bulundukları ilin tabip odalarına ücretsiz olarak başvurabilirler.

Hasta bir sorunla karşılaştığı zaman neler yapmalı?

Yapılacak ilk şey öncelikle hastanelerin başhekimliklerine, hasta hakları birimlerine başvurmalarıdır. Daha sonra başhekimlikten gelecek cevap üzerine yasal olarak müracaat edebilirler. Bu durumlarda sinirlenmeden, bağırmadan, fevri olmadan yani hekimi karşınıza almadan öncelikle yazılı olarak başvurmanız gerekiyor.

Peki açılan davalar hangi mahkemelerce yürütülüyor? Ne kadar zamanda sonuçlanıyor? AİHM’e kadar gidilebiliyor mu?

Bu tip durumlarda iki tür dava söz konusu. Biri ceza davaları, diğeri de tazminat davaları. Ceza davasında suçlu bulunmuşsa hüküm yiyor. Hukuk davalarında da maddi ve manevi tazminat davaları yürütülüyor. Adliyelerde var olan mahkemelerce yürütülüyor. Özel bir mahkemesi yok. Davalar çok uzun sürdüğünde AİHM’e kadar gidilebilir. Davaların sonuçlanması genellikle 1.5 yılı buluyor.

Şimdiye kadar açılan davaların içeriği açısından birkaç örnek verebilir misiniz? Bu davalar emsal teşkil ediyor mu?

Emsal teşkil eden davalarda Esin Köse var. Babası lösemi tedavisi gördüğü sırada SSK hastayı yurtdışına göndermediği için dava açmıştı. Bu durum nedeniyle bir yasa çıktı. Bir bireyin açtığı dava böylece toplum yararına dönüşmüş oldu.

Hastaların haklarını korumak için neler yapılmalı?

Öncelikle mevcut hasta haklarını uygulamak gerekiyor. İnsanların haklarını bilmesi gerekiyor. Aynı zamanda sağlık çalışanlarının bu hakları bilmesi, uygulanması ve sağlık sisteminin müsait olması gerekiyor. Her şey dört dörtlük olsa bile sağlık çalışanları ve hekimler hasta haklarının uygulanmasının bir davranış biçimi olduğunu, bunun bir anlayış haline dönüşmesi gerektiğini bilmeden hasta haklarının ihlalinin sona ermesi mümkün olmayacak.

Hasta hakları konusunda Türkiye ile Avrupa’yı kıyasladığımızda Türkiye’nin durumu nedir?

Avrupa biraz daha ilerde bize göre. Bu tür olaylara pek meydan verilmiyor. Orada insanın haklarını araması daha kolay. Tazminatlar daha yüksek, caydırıcı oluyor. Yönetim mekanizması bize göre kuvvetli. Türkiye’de bir olay olduğunda sadece izlemekle kalıyoruz. Oysa Avrupalı vatandaşlar bu konuda daha duyarlı.

Son aylarda kamuoyunda sıkça tartışılan "kadın doktor erkek hastaya bakmadı", "türbanlı hasta ölüme terk edildi", "Türkçe konuşmayan hastayla ilgilenilmedi" tarzındaki haberlere ilişkin görüşleriniz nelerdir?

Bu olayların tümü hasta hakları yönetmeliğine aykırı. Çünkü hiçbir sağlık çalışanı ırk, din,dil ayırımı yapamaz. Bunlar kabul edilebilir durumlar değil. Yabancı bir hasta bile olduğunda doktorun bu hasta için tercüman bulması gerekiyor. Yönetmelikte bunlar var ama ne yazık ki uygulanmıyor.

Genel Sağlık Sigortası sisteminin temel hasta haklarından "eşitlik ilkesini" ihlal ettiğini belirttiniz. Sizin GSS hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Genel Sağlık Sigortası çıktığında birçok temel hakkımız kaybolacak. Özellikle de kadınlara yönelik haklar ortadan kaldırılıyor neredeyse. Bugün 25 yaşına kadar çalışmayan ve okuyan çocuklar erkek çocuğa da olsa babasının sigortasından yararlanabiliyorken, kız çocukları çalışmıyorsa, herhangi bir sosyal güvencesi yoksa ve evlenmemişse ölene kadar yararlanabiliyorken GSS çıktığında bu haklardan yararlanamayacak. En fazla 25 yaşına kadar yararlanabilecek, o da eğer okuyorsa. Ve her birey için prim ödenecek. Genel Sağlık Sigortası prime dönecek, bu prim ödenemediği takdirde genel sağlık sigortasından yararlanamayacak. Bizim ülkemizde beş kişilik bir ailede herkesin prim ödemesi çok mümkün değil. Yeşil kartta da olduğu gibi "siz ödeyemezseniz biz ödeyeceğiz" diyorlar. Ödeyememesinin gerekçesini de şu koşula bağlıyorlar. "Senin evine birey olarak 127 lira giriyorsa ben senin adına Genel Sağlık Sigortası primi ödemem" diyorlar. "Bu kadar para kazanıyorsan 64 lirasını da sen cebinden prim olarak yatıracaksın" diyorlar. Asgari ücretin 3’te biri kadar geliri olan insanların primini ödemeyecek. Aynı yeşil kartta olduğu gibi. Yine aynı şekilde katkı payları alacak. Eşitlik hakkı ihlal ediliyor. Sadece parası olanın sağlık hizmeti alabildiği bir sistem içindeyiz şu anda. Bu yasa çıktığında bu durum daha büyük boyutlara varacak. Kronik hastalar daha fazla para ödeyecekler. Özel sağlık sigortasında olan her şeyi genel sağlık sigortasında göreceğiz.

Zaten SSK’lı olarak özel hastanelere gidildiğinde devlet bunun sadece bir kısmını karşılıyor, diğer kısmını vatandaş ödüyor...

İşte Genel Sağlık Sigortası olduğunda bu durumu arayacak hale geleceğiz.

’YABANCI DOKTOR BİLGİLENDİRME HAKKINI İHLALDİR’

Yabancı doktorların çalışmasına olanak tanıyacak tasarıyla ilgili görüşleriniz nelerdir? Dil sorunu nedeniyle hastaların yeterince bilgilendirilmesine engel olmayacak mı?

Tabii ki engel olacak. Türkçe bilmeyen bir hekim hastasıyla nasıl iletişim kuracak? Ne kadar yasalarda yer alsa bile ben bu hekimlerin Türkiye’ye geleceğini zannetmiyorum. 200 dolara hekim çalıştıracağız diyorlar. Bakıcılar bile 300-400 dolardan aşağıya çalışmıyorlar. 200 dolara gelecek hekimin Türkiye koşullarında çalışması mümkün mü? Böyle bir şey söz konusu değil. (YARIN: Avrupa ülkelerinde hasta hakları)

http://www.forumgazetesi.com/haber_detay.asp?haber_id=18787

 

Anasayfa  |  Hesap Numaralarımız  |  İletişim

Copyright 1997-2020 www.hayad.org.tr Tüm hakları saklıdır.