SAĞLIK YARDIMI TEBLİĞİ HİZMETE ULAŞMA VE YARARLANMA HAKKIN
SAĞLIK YARDIMI TEBLİĞİ HİZMETE ULAŞMA VE YARARLANMA HAKKINI İHLÂL EDİYOR



Sağlık hakkı temel insan haklarının başında yer alan “yaşama hakkı”na gerçek anlamını veren bir haktır. Başka bir deyişle, yaşama hakkı ancak sağlıklı yaşamak söz konusu ise vardır. Yine anayasamızda da yer alan başka bir temel düzenleme de tüm insanların eşit olduğu ve herhangi bir şekilde ayrımcılık yapılamayacağıdır.

“Sağlıklı Yaşama Hakkı”nın gereği olan sağlık hizmetinin belirli kurallara göre, düzenli bir şekilde sürdürülmesi herkesin yararınadır. Bunu sağlayan düzenleme ve denetimin, sosyal niteliği nedeniyle vatandaşının sağlığıyla ilgili hizmeti doğrudan üstlenme durumunda olan devlet ve onun yürütme erkini kullanan hükümet tarafından yerine getirilmesi bir zorunluluktur. Devlet ve hükümet bu görevi yerine getirirken, hizmetten yararlananların temel insan hakları ilkelerini ve kaynağını bundan alan uluslar üstü yazılı belge ve sözleşmeleri dikkate almak durumundadır. Diğer yandan bu sürece, sağlık alanının çalışanlarının da katılımı gereklidir.

Sağlık hizmetini üstlenen hekimlerin kendi mesleki uygulamalarına ilişkin kural ve ilkeleri temel insan hakları ve mesleğin gerekleri göz önüne alınarak ancak kendilerince belirlenebilir. Dışardan, hem de başka amaçlar için ve farklı gerekçelerle yapılamn müdahaleler yalnız “hekimlik mesleğinin onurunu ortadan kaldırmaz, bu hizmetten yararlananların da zararına sonuçlar verir. Bu kural ve ilkeler nedeniyle hekimlerin mesleki uygulamalarının denetimi de hekimlerin meslek örgütleri aracılığıyla düzenli bir şekilde yapılmalı, kamuoyunun gündemine gelen çeşitli usulsüzlük ve suistimaller yine meslek örgütlerince engellenmelidir. Bu konuda yaşanan çeşitli olumsuz örneklerde oluşan zararın hizmetten yararlanan insanları da etkilemesi yaşanan sorunkları ağırlaştırmaktadır.

Emekli Sandığı kapsamında olan emekliler dahil, eski ve yeni tüm kamu çalışanlarıyla yakınlarının sağlık hizmetlerinden nasıl ve hangi koşullarla yararlanacağını belirleyen Maliye Bakanlığı düzenlemelerinden birisi 1 Mart 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu son tebliğde; hizmetin gerek ve zorunlulukları yerine ekonomik tasarruf önlemlerini öne çıkarıldığı ve bunu sağlayan çeşitli düzenlemeler yapıldığı görülmektedir.

Tebliği sağlık hakkı ile hasta ve hasta yakını haklarını savunan bir gönüllü yapılanma olarak değerlendirdiğimizde; getirilen düzenlemelerin, başta sağlık hizmetine ulaşma ve yararlanma hakkı olmak üzere hasta hakları konusunda kabul edilmiş temel hakları ihlâl edecek nitelikte olduğunu görüyoruz.

Sağlıktan ve özgürlükten tasarruf edilemeyeceği” gerçeğini bizler de kabul ediyor ve savunuyoruz. Oysa mevcut hükümet yaptığı bu benzeri düzenlemelerle sağlık alanını “piyasanın egemenliğine” terk ederek bu yaklaşımı reddetmektedir. Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan “Tedavi Yardımı Genelge” kapsamı içinde yer alan hizmetlerin yakın gelecekte tümüyle özel sektörün ve piyasanın eline terk edileceği anlaşılmaktadır. Tebliğde, uzmanlığı yücelten, sağlığa bütüncül bakışı reddeden bu düzenlemeler, hizmetten yararlananlara yeni engeller oluşturmaktadır. Diğer yandan hizmetten yararlananlara yönelik olarak getirilen tanı ve tedavi kısıtlamalarıyla sağlıklı yaşama hakkının ihlâli gündeme getirilmektedir.

Sağlık hizmeti öncelikle; tüm unsurlarıyla bir vatandaşlık ve insan hakkıdır. Bu hakkın yerine getirilmesi için bilimin ve aklın bulduğu çözüm; sağlık hizmetini, sağlığı koruyucu ve geliştirici faaliyetlerle birlikte tanı ve tedavi hizmetlerini eş güdüm içinde basamaklı bir şekilde sunmaktır. Ülkemizde bunu sağlayan bir yasal düzenleme vardır, ancak kısmen uygulanabilmektedir. Sağlık ocakları eliyle verilen bu hizmetten yararlanmak söz konusu tedavi yardımı genelgesiyle önemli bir yurttaş kesimi için ortadan kaldırılmış durumdadır. Bu bağlamda sağlık hizmetinin her şeyden önce yerinde verilmesini engelleyen; Anadolu’nun uzmanı az bölgelerinde sağlık hizmetinden yararlanmayı ortadan kaldıran, ülkenin her yerinde tanı ve tedavi işlemlerine ilişkin başta birinci basamakta görev yapan pratisyen hekimler olmak üzere, hekimlerin mesleki faaliyetini serbestçe ve bağımsız olarak yapmalarını engelleyen düzenleme hastaların hakları açısından değerlendirildiğinde derneğimizce de kabul edilemez bulunmaktadır.

Tebliğde yer alan çeşitli tanıların konulamaması, tedavilerin düzenlenememesi, ekonomik tasarruf sağlama amacına yönelik zorunlulukların getirilmesi, sağlık hizmetinde kısıtlamaya yönelik denetim yöntemleri olup hizmetin gerçekleşmesini engeller niteliktedir. Böyle bir uygulama rehberi niteliğindeki tebliğin hazırlanırken, hizmetten yararlananlar ve onların örgütleriyle, hizmeti sunanların görüşleri alınmadan düzenlenmesi, en azından temel ilke ve kuralları ortadan kaldıracak şekilde düzenlenmesi mevcut hükümetin sağlık alanında yaptığı çeşitli düzenlemeler gibi ülkemizin insanının sağlık sorununu büyütecek niteliktedir.

Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği olarak, tebliğin yeniden gözden geçirilmesini, hak ihlâllerine yol açan düzenlemelerin geri alınması çağrısında bulunuyoruz. Bu süreçte eğer talep edilirse işbirliğine açık olduğumuzu bir kez daha belirtiyoruz. Diğer yandan eğer hak ihlâllerini ortadan kaldıracak değişiklikler yapılmazsa bir hak arama örgütü olarak konunun takipçisi olacağımızı, derneğimizin amaçlarına uygun olarak kamuoyunu bilgilendirme ve bu yolla toplumun harekete geçirilmesi için çabalarda bulunacağımızı, benzer çabaların destekçisi ve katılımcısı olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.

HASTA VE HASTA YAKINI HAKLARI DERNEĞİ YK
3 MART 2004

 
 
 

 

Anasayfa  |  Hesap Numaralarımız  |  İletişim

Copyright 1997-2020 www.hayad.org.tr Tüm hakları saklıdır.